Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Phrases | ||||
Phrases | tam bir saat | a full hour expr. | ||
He has talked for a full hour. Tam bir saat konuştu. More Sentences |
Turkish | English | |
---|---|---|
Colloquial | ||
Colloquial | (saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! | time (for you) to get a watch! exclam. |
Colloquial | (saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! | time (for you) to get a watch! exclam. |
Colloquial | (saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat alma vaktin! | time you got a watch! exclam. |
Colloquial | (saati soran birine cevap olarak) tam senin kendine bir saat edinme zamanın! | time you got a watch! exclam. |
Idioms | ||
Idioms | tam (bir saat başında) | on the stroke of (some specific time) expr. |